Çevirmenlik Üzerine
Çevirmenlik ya da mütercim- tercümanlık denince çoğu insanın aklına yabancı dil geliyor. Yabancı dilin ne kadar önemli olduğundan, bu dillere ne derecede hâkim olunduğundan bahsediliyor; ancak şu gerçek unutuluyor: Yıllardır çalışmış bir çevirmen meslek hayatı boyunca en çok ana diline doğru çeviri yapmıştır, yani bizler için Türkçe diline. Bu yüzden ilk olarak yabancı dillerimizden çok ana dilimize ne derecede hâkimiz, Türkçemizin gelişmesine ne kadar önem veriyoruz, bunu sorgulayıp bunun için çalışmalar yapmamız gerekiyor.
Çoğu çevirmen adayının okul hayatından meslek hayatına geçişteki en büyük problemlerinden biri çeviri piyasasıyla geç tanışması olarak nitelendirilebilir. Burada da çeviri topluluklarının, öğrenci kulüplerinin ya da bilinçli çevirmen hocalarımızın devreye girmesi gerekiyor. Notları çok iyi olan bir mütercim tercümanlık öğrencisi, çalışacağı kabinin işlevini ya da aldığı yazılı çeviriyi nasıl teslim etmesi gerektiğini bilmiyorsa iyi notların hiçbir anlamı kalmıyor. Bu yüzden çevirmen adaylarına önerim, üniversitelerinizdeki topluluk yönetim kurullarını zorlayın, bu kurullarda yer alın, üst sınıflarla ve hocalarınızla iletişime geçip dönem içinde olabildiğince piyasada çalışan çevirmenle tanışmaya çalışın. Hocalarımızdan olduğu kadar o çevirmenlerden de öğreneceğimiz çok şey var.
Türkiye’de son birkaç yılda sayısız Mütercim- Tercümanlık bölümü açıldı. Yabancı dil öğrencisi olmak, bu alanda eğitim görmek çok popüler oldu. Ancak bu bölümlerde verilen eğitimin kalitesi tartışma konusu. Bu kadar bölüm var diye yanılgıya düşülebilir; fakat bu alandaki eğitimin kalitesi öğrencilerin karşılaştığı metin çeşitliliğiyle, farklı bakış açılarıyla, onlara verilen öğrenci odaklı eğitimle ölçülebilir, açılan bölümlerin sayısıyla değil. Sözlü çevirmenlik yapacak arkadaşlarımız için yabancı dilin yanında belirli bir kitleye hitap edebilmesi, kılık kıyafet konusundaki seçimleri ve topluluk karşısında konuşabilme yeteneği de oldukça önemlidir. Diğer taraftan yazılı çevirmenlik düşünen arkadaşlarımız için metni kavrayabilme, hedef dildeki uygun sözcük ya da terimleri bulabilme ve çözümleme yetileri de oldukça önemli unsurlar arasında sayılabilir. Kısacası iyi bir çevirmen olabilmek için sadece derslerimizi geçmek, iyi bir yabancı dile sahip olmak yetmez. Tam da bu nedenden dolayı her yabancı dil bilenin çevirmenlik yapamayacağını dile getirmiyor muyuz?
Bir matematik öğretmeni matematiğe hâkim ise mesleğini icra edebilir, bir avukat yasaları ne kadar iyi bilirse o kadar iyi bir avukat olabilir; ancak iyi bir çevirmen olabilmek için sadece iyi bir yabancı dil yetmez. Bazen matematik öğretmeni bazen de avukat olmak gerekir. Başarılı bir çevirmen, güncel olayları takip etmesi gerektiği gibi, her teknik alandan (tıp, hukuk, ekonomi, spor, magazin vb.) çevirisini yapabileceği kadar bilgi sahibi olması gerekir. Tabi ki çevirmenlerin de uzmanlaştığı alanlar vardır, olmalıdır da; ancak işten önce araştırmanın ve bilgi toplama aşamasının en uzun ve yoğun olması gereken iş alanlarından biridir çevirmenlik.
Teknolojinin ilerlemesi ve bilgi erişimin kolaylaşması sayesinde günümüzde artık bir çevirmenin sadece İngilizcesini B dili seviyesine getirerek çevirmenlikten hayatını kazanması neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden şimdiki çevirmen adaylarının İngilizcelerini B dili seviyesine getirmesinin yanı sıra bir tane daha yabancı dili en azından C dili seviyesinde bilmesi gerekmektedir. Bir çevirmenden A dilinden ya da B dilinden C diline çeviri yapması beklenmez; ancak C dilinden A diline ya da B diline çeviri yapacak kadar yetkin olmalıdır.
Bir diğer önemli konu ise, bilgisayar destekli çeviri programlarıdır. Maalesef çoğu çevirmen adayı bu programlarla ancak mezun olmak üzereyken tanışıyorlar. Bu programları bilmeyen çevirmenleri işe almayan çeviri bürolarının sayısını göz önünde bulundurduğumuzda bu durum çağımızın gerekliliğiyle ters düşüyor. Bu yüzden kurulan her mütercim tercümanlık bölümünde iyi bir bilgisi laboratuvarı ve her bilgisayarda lisanslı en az bu tür bir program yüklü olması gerektiğini, bu programlara dayalı her sınıftan öğrencinin seçebileceği derslerin olması gerektiğini düşünüyorum. Çevirmen adayları bu programları ne kadar erken kullanmaya başlarlarsa o kadar çok tecrübe edineceklerdir.
Meslek olarak kolay bir alanda çalışmıyoruz. İyi bir çevirmen yukarıda da belirttiğim gibi kendini sürekli yenilemeli, dışarıya karşı her zaman açık olmalı, farklı alanlardan haberdar olmalı, çağın gerekliliklerini sürekli takip edebilmeli ve en önemlisi de iyi bir ana dile sahip olmalıdır. Bu da sosyal olmakla, okul haricinde kendinizi geliştirmekle mümkün olabilir. Unutmayın, ne kadar iyi bir okulda ya da iyi bir bölümde okursanız okuyun, öğrencinin gelecekteki iş hayatını, okul hayatı dışında atacağı adımlar belirler.
Tarık Yalçınkaya
Yazar
Dokuz Eylül Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü son sınıf öğrencisidir. 2014 yılında DEÜÇEV’in (Dokuz Eylül Üniversitesi Çeviri Topluluğu) başkanlığını üstlenmiştir.
© ÇeviriBlog adına Senem Kobya. Telif hakkı sahibinin izini olmadan yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve basılamaz.